9 Ekim 2017 Pazartesi

hologramimla karsilasmak

İnsanın kendisinden nefret etmesi aslında çok kolay ama teknolojimiz izin vermiyor. Kendimle şöyle birkac kelam etsem uzaklaşarak kacarim. İnsanlar kendine benzeyenlerle iyi anlaşır derler. Peki kendisiyle? Ya o futuristik, bilimkurgu falan değil mevzu. Olay insanın kendisi! Canlı kanlı kendisi. Kendimizi sevmemiz yada nefret etmemiz için dinlemesi gerekiyor kendini insanin. Dinlemiyorum fazla kendimi çok şükür. Yoksa sıkıntı büyük.

ah 19. yy Rusyası memuru

Gogol sana söylüyorum goncarov sen anla. Akaki akakiyevic dirildi hanım koş.

 Akakiy akakiyevic ile KPSS ye girmeden önce tanistiydim. Eski sevgilim şimdi eşimi tavlamam da etkili olmuştur bu silik karakterin ismi. Ama o başka bir yazının konusu uzatacak değilim. Akaki akakiyevic in hikayesini okuduktan sonra memur olmaya çalışan adam aptaldır ama bu konuda zaten aptal olduğumu kabul ediyorum. Akaki ye tek görev olarak kalem açma işi verildiğinde acimistim. Sonra lermontov zamanımızın bir kahramanın da memur masasına oturtulmuş bir dehanin kafayı yemesinin normal olduğunu söylüyordu. Eyvallah dedim. Gel gör ki şimdi yapılan tek iş önümüze gelen kağıtlara numara vermek oldu. Deha falan değiliz çok şükür de, Bastiani kalesinin soğukluğu yüzümüze sertçe vurmaya başladı. Savaş çıkacağı da yok.


roman girişi

Romanların girişine bakarım önce. Arka kapağı okumaktansa roman başlangıcı daha önemli. Hiçbir şey anlatmayan, iddiasız girişler efsanedir. Gecenin sonuna yolculuk işte böyle başlamışti her şey diye başlıyor. Bardamunun o kadar şey yaşayıp böyle iddiasız bir giriş yapması da tam karaktere uyuyor belki. Yeraltından notlar ben hasta bir adamım diye başlar ona kalırsa. Hasta bir adamın yazdığı şeyi devam ettirmemek güç. Neyse siz siz olun önce ilk paragrafı okuyun. Arka kapaktan çok daha yararlı olacağına inanıyorum.